Melis Güven ile bu sohbetimizde müzik ile iç içe olan dünyasından, disiplinlerarası kariyerinden ve rutinlerinden bahsettik. Kendisine bu güzel çekimde müzik partneri sevgili Ozan Kınasakal eşlik etti.
Fotoğraflar: Elif Kahveci (@elifkahveci)
1) Melis Selam! Önce bize biraz kendinden bahsetmek ister misin? Nasıl bir eğitim aldın, nerede yaşıyor ve çalışıyorsun? Şu sıralar en çok ne yaparak vakit geçiriyorsun?
Merhabalar! Müzik eğitimim ailemin desteği ile küçük yaşlarda başladı. Ortaokulda Yalova’da klasik gitar ve şan eğitimi aldım. Güzel sanatlar lisesine girmek istiyordum çocukluğumdan beri, lise dönemimde yaşadığım talihsiz bir süreçten sonra kendimi İstanbul’da Avni Akyol Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’nde buldum. Lise dönemimde klasik piyano ve yan flüt eğitimi aldım. Üniversite döneminde İTÜ Konservatuar Müzik Teorileri Bölümü’nde halk müziği dilsiz kaval ve yine piyano eğitimi alarak mezun oldum. Üniversite sonrası özel bir radyo grubunda işin mutfağını öğrenmek adına yaklaşık dört sene çalıştım. Yayın yönetmeni asistanlığı ve içerik direktörlüğü yaptım. Bana çok şey kattı bu süreç. Şimdi ise çokça sevdiğim, hayran olduğum Vitruta ailesi için müzik ve stil danışmanlığı yapıyorum. Pangaltı ve Pera arasında mekik dokuduğum söylenebilir. İkinci evim Pera. Müzikal yolculuğum genelde evimde Pangaltı’da gerçekleşiyor, albüm sürecine gireceğim için şu sıralar nadastayım denilebilir. Bol bol müzik dinleyip yollarda olduğum ve hikaye toplayıp biriktirdiğim bir dönemdeyim.
2) Klasik bir gününü bize anlatmak ister misin? Hazırlanman gereken bir proje ya da performans yoksa o gün neler yaparsın?
Rutinlerime sadık bir insanım. Sabah kalkar kalkmaz kahvemi koyduktan sonra kızlarımı (üç kedim) selamlarım, çiçeklerimi sularım, öğlene kadar telefona bakmamaya özen gösteririm. Bu süreçte bir şeyler okurum, öğleden sonra gerçek hayat başlar benim için. Uzun yürüyüşlerimi yaparım veya yüzmeye giderim, sonrası biraz akışa göre ilerler.
3) Çok yönlü bir kariyere sahipsin, aynı anda farklı alanlarda çalışmak sana nasıl hissettiriyor?
Kendimle durmak, zaman zaman yarattığım boş alanlar hayatımda kabul ettiğim bir şey. Ama iş özelinde geziniyorsam bir şey üretememek sürece dahil olamamak beni çok yoran bir durum. O sebeple kafamı hiç susturmak istemem. Oyun alanımı geniş tutmayı çok seviyorum, her şey bir bütün ve tüm disiplinler birbirini destekliyor. Farklı yerlerden bakmayı seviyorum ve bu beni çok besleyen, büyüten bir durum. Kendime yaratmak istediğim dünya, kariyerim gündelik hayatımda da benimle iç içe. Aslında görülen hep olduğum ben ve hepsi bütünün bir parçası ve bu bütünlük hissi kendimi hep evimdeymişim gibi hissettiriyor.
4) Yakın zamanda seni tekrardan Sofar’da gördük. Sofar deneyiminden bize biraz bahsedebilir misin?
Sofar’da tekrar sahne almak benim için çok kıymetli. Değer verdiğim insanların yaptıkları güzelliklere eşlik edebilmek paha biçilemez. Sergilediğimiz performansta bana sevgili Ozan Kınasakal eşlik etti. Ozan’ın yanında kendimi çok rahat ve genişlemiş hissediyorum.
Bence iyi bir uyum yakaladık. Kendisi dünya tatlısı bir birey nasıl rahat olmayayım. “Hiç Olmuşsun”u ilk kez akustik hali ile sergiledik. Diğer şarkılarımı sevgili Ufuk Kevser’in düzenlemeleri ile çaldık. Pandemiden hemen sonra, gelen tatlı dinleyici kitlesi sayesinde evde olma hissi veren ve özgürleştirici bir deneyimdi.
5) İlerde kendini nerede ve ne yaparken hayal ediyorsun?
Bir çocukluk hayalimi yakın zamanda gerçekleştireceğim bir projenin içindeyim şimdi ama açıklayamıyorum 🌚 Aslında ilerisi için hayal ettiğim bir projeydi ama şimdi uzaklar yakın oldu benim için. Müzikal kariyerimi büyütüp genişletme peşindeyim, albüm aşaması bittikten sonra kendimi daha geniş bir kitleye açma niyetindeyim. Bir de “bahçe çok güzel gelsene” dediğim zamanlara ve yerlere çekiliyor hayallerim. Toprak, su, güneş olsun bana yeter.
6) Seni en etkileyen ve tekrar tekrar eline aldığın bir kitap var mı?
Çok zor bir soru ama sanırım Virginia Woolf – Orlando
7) Şarkılarını yazarken yaratıcı sürecin nasıl ilerliyor?
Müzikal anlamda kendimi sıkıştırmayı hiç sevmiyorum. Üretim sürecimde çalıştığım prodüktörlerin benimle paylaşmış olduğu şarkıları dinleme sürecinden sonra şarkı ile alakalı hissiyatıma göre doğan daha çok hikaye üzerine şekillenen bir sürecim var.
Biraz sancılı bir süreç, bazen çok kısa, bazen çok uzun, bazen çok ani olabiliyor. Önce ritmi ezberliyorum ve o loop halinde sözler kağıda dökülmeden önce benimle her yere geliyor. Başka bir şey düşünemez oluyorum, oto pilotta gibi… Beni bilenler bilir bu halimi, hislerim kağıda döküldüğü vakit ise benim için bir doğum artık evrende. 🖤
8) Müzikte deneyimlemek istediğin ve bugüne kadar deneyimlemediğin başka neler var?
Şimdiye kadar hep alt yapı üzerine yazdım sözlerimi. Şimdilerde ise yaratma sürecine en başından dahil olmak ve bireysel olarak neler yapabileceğimi deneyimlemek istiyorum
9) Seni Bil’s ile çok görüyoruz ve bu bizi çok mutlu ediyor. Markamıza dair deneyiminden bahsedebilir misin kısaca? Bir sonraki sezon koleksiyonda ne görmek isterdin?
Bil’s’e bayılıyorum, ben kesinlikle bir gömlek ve takım insanıyım. Kumaş dediğimiz materyal bana çocukluğumuzun en güzel zamanlarını; herkesin dikiş dikebildiği, tüketimdense üretimin ön planda olduğu dönemleri hatırlatıyor. O nedenle benim için çok kıymetli gömlek giymek. Kendi özelinde özen gerektirir 🌚 Bil’s bence insana gerek kalite gerek duruş olarak kendini özel hissettiren bir marka. Ve en önemlisi eskinin dokusu ve zarafetini alarak bunu günümüze entegre edebilmiş, o yoğun hissiyatı modernleştirmiş bir marka 🖤 Hafifleştirilmiş bir ağırlık var kendi içinde. Bir sonraki sezonda yakası siyah kurdeleli beyaz gömlekler ve daha çok takım görmek isterim.
10) Bu keyifli röportajın sonunda bize zaman ayırdığın için teşekkür ederiz. Son olarak kendi şarkıların arasından senin için özel bir yeri olan var mı? Okuyucularımız için önermek isteriz.
Asıl ben çok teşekkür ederim buralara kadar geldiniz ve beni kendi habitatımda ziyaret ettiniz. İnanılmaz keyifliydi, kahveye arkadaşım gelmiş gibi oldu açıkçası. “Hiç Olmuşsun” başlangıcım ve son şarkım “Yolculuk” diyebilirim. “Hiç Olmuşsun” yolumu başlattığı ve hayatımı şekillendirdiği için, “Yolculuk” ise hikayesiyle bana unuttuğum şeyleri hatırlattığı ve yol alma cesareti verdiği için.
Melis Güven: @melisguven
Ozan Kınasakal: @ozankinasakal