Öktem Aykut Art Gallery: Doğa Öktem & Tankut Aykut

Bil’s sohbetler serisinin 6.bölümünde Öktem Aykut galerinin kurucuları Doğa Öktem & Tankut Aykut ile sohbet ettik. Özel hayatlarında nelerle ilgilendiklerini ve gelecek planlarını onlardan dinledik. Biz çok keyif aldık. Sizlerin de okurken keyif almanızı dileriz.

Fotoğraflar: Elif Kahveci (@elifkahveci)

1) Tankut, Doğa selam! Önce bize biraz kendinizden bahsetmek ister misiniz? Kimsiniz, nasıl bir eğitim aldınız, ve geleceğe dönük hayalleriniz nelerdir?

Doğa: İzmir’den İstanbul’a 2004 yılında geldim. İTÜ’de Endüstri Ürünleri Tasarımı eğitimi aldım. İş hayatımı da sanatla uğraşarak geçirmeyi hedefliyordum ama hangi alanda pozisyon alacağım çok net değildi. Çalışmaya başladığımdan beri sanat galericiliği yapıyorum ve söylerken kulağıma garip gelse de bundan memnunum (gülüyor).

Tankut: Sabanci Üniversitesi`nde lisans, Bremen Jacobs Üniversitesi`nde yüksek lisans seviyelerinde Kültürel Calışmalar öğrenimi gördüm. Sanatla iç içe, İstanbul`da ve yurtdışında faal olacak şekilde ve kesinlikle bağımsız bir biçimde kendime bir hayat kurmak istiyordum; bu uğurda kendimi galeri açmış buldum. 8 yıldır Öktem Aykut`u Doğa ile beraber yönetiyoruz. Dört kişilik bir ekibimiz var, yaklaşık 25 sanatçının temsiliyetini üstlenmiş durumdayız. Yılda en az beş uluslararası fuara katılıyoruz.

2) Şişhane’deki galerinizde çalıştığınızdan haberdarız ama kişisel hayatınızda nerede yaşıyorsunuz, şu aralar en çok ne yaparak vakit geçiriyorsunuz?

Tankut: Ben Teşvikiye`de oturuyorum. Pocket Paint diye bir aplikasyon keşfettim, şu sıralar en çok onunla cep telefonumda küçük resimler yapıyorum.

Doğa: Cihangir’de oturuyorum. Ben vaktimi genelde sanat ve spor takip ederek ve arkadaşlarla buluşup, bir şeyler içerek geçiririm. Basketbol, futbol, snooker, tenis…

3) Nasıl tanıştınız peki? Birlikte Öktem & Aykut’u hayata geçirme fikri kimden ve nasıl çıktı? İlk serginizi ne zaman, kimin/kimlerin işleriyle açtınız?

Doğa: 2010 – 2014 yıllarında aralıklarla 3 yıl Dirimart’ta çalıştım. Tankut ile de yaklaşık 9 ay boyunca iş arkadaşı olduk. Tankut 2014 başında kendi galerisini açtı, o yaz ortak olmaya karar verdik ve ona katıldım. Beraber ilk sergimizi Kasım 2014’te açtığımız Bora Başkan sergisi olarak kabul ediyoruz.

4) Öktem & Aykut Galeri ‘de temsil ettiğiniz veya sergi yaptığınız sanatçıları nasıl ve neye göre belirliyorsunuz?

Tankut: Bir çatı galerisiyiz. Farklı mecralarda üreten, farklı sorularla meşgul olan, farklı komünitelerle ilişkilenen sanatçıları bir araya getiriyoruz. Onların bizim sayemizde bir araya gelişleriyle birbirlerinin eserlerine ışık düşürerek özgün anlamlar açığa çıkaracaklarından medet umuyoruz.

Öktem Aykut Art Gallery: Doğa Öktem & Tankut Aykut

5) Şu an galeri mekânınızda ve de Akaretler’de eş zamanlı olarak Renee Levi’nin 2 sergisi var. Ayrıca sizleri 17. CI Fuar’ında gördük. Yurtdışı fuarlarına da aktif olarak katılan bir galerisiniz. Yakın gelecekte Öktem & Aykut sanatçılarının eserlerini hangi fuar ve mekân iş birliklerinde görebileceğiz?

Doğa: Yoğun bir sonbahar programımız var. Kasım ayında 3 yurt dışı fuarına katılacağız. Sırasıyla Torino`daki Artissima, Abu Dhabi ve Art Cologne. 11 Kasım’da galeride Burhan Kum; 10 Aralık`ta Ark Kültür`de Selim Birsel`in solo sergilerini açacağız.

6) Bil’s markası ve ürünleri ile ilgili düşünceleriniz nelerdir? Önce sana yönelteyim bu soruyu Tankut, Bugün giymiş olduğun Oslo gömlek ceketini nasıl buluyorsun? Ne gibi durumlarda giyiyorsun?

Tankut: Oslo ceketimi çok sevdim. Gelecek hafta önce Cenevre`de bir arkadaşımın sergisini ziyaret edecek, oradan Lyon`a geçip bienali izleyecek, sonrasında beş gün Paris`te yoğun bir sanat haftasında koşturup duracağım. Eminim üç şehirde de Oslo ceketimle gönlümce uzun yürüyüşler yaparken ne terleyecek ne de üşüyeceğim…

7) Son olarak da sizden Renee Levi işleri ile iç içe yaşadığınız bu günlerdeki ruh haliniz ile bize 1 kitap ve 1 müzik listesi veya albüm tavsiye etmenizi isteyeceğiz.

Tankut: Ağustos ayında bir çırpıda Isaac Bashevis Singer öykülerini okudum. YKY üç cilt halinde toplu öykülerini bastı. Singer, daha öncesinde tanımıyor olmaktan hicap duyduğum bir yazar. Tam, tek romanı Mesuga`ya başlayacakken İstanbul`un yoğun sanat takvimi bizim gündelik ritmimizi alt üst eder oldu. Sakin bir vakit bulup Mesuga`yı okuyabilmek için sabırsızlanıyorum. Kaan Tangöze`nin muhteşem Aşık Mahzuni yorumları ile Eric Clapton`ın The Lady In The Balcony kayıtları bir yıldır en çok döndürdüğüm albümler. Bir kaç yıldır; Jakob Bro ve Palle Mikkelborg`un Youtube`ta ki Jazz Baltica konser kaydı ise ne izleyip dinleyeceğime karar veremediğimde açtığım kayıt oldu.

Doğa: Renee sergilerinden önce Kundera’nın 90’larda yazdığı Yavaşlık isimli kitabı okudum ve gayet beğendim. Deneme ile roman arası; entelektüel meseleler hakkındaki düşünceleri kurgusal bir yolla aktaran bir kitap, tavsiye ederim. Bu akşam ise Morrissey konserine gideceğiz. Bu vesileyle The Smiths’in ilk albümünü tavsiye edeyim, zaten en çok dinlediğim plaklardandır. 20’li yaşlarının başlarındayken, ilk albümlerinin ilk şarkısının Reel Around the Fountain gibi bir gariplik olması çok hoşuma gidiyor.

Öktem Aykut Art Gallery: Doğa Öktem & Tankut Aykut

Öktem Aykut: @oktemaykut

Hesap
İstek listesi
İstek listesi
Giriş Yap
Bir hesap oluşturun

Kişisel bilgileriniz sipariş verebilmeniz, websitesinde problemsiz bir alışveriş deneyimi yaşayabilmeniz için kullanılacaktır. Ayrıntılar için gizlilik ilkesi sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

Şifre kurtarma

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin. Yeni bir şifre oluşturmanız için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

ALIŞVERİŞ ÇANTASI 0
SON GÖRÜNTÜLENEN 0