Ekin Bernay ile bu sohbetimizde bir performans sürecinin nasıl ilerlediğinden ve dansın hayatında nasıl bir yer ettiğinden bahsettik.
Fotoğraflar: Elif Kahveci (@elifkahveci)
1.Ekin Selam! Önce bize biraz kendini anlatmak ister misin? Nasıl bir eğitim aldın, nerede yaşıyor ve çalışıyorsun? Şu sıralar en çok ne yaparak vakit geçiriyorsun?
Merhaba. Ben farklı alanlarda eğitim aldım. Lisans iletişim tasarım, sonra moda üzerine bir yüksek lisans ve son olarak da dans terapisi yüksek lisansımı bitirdim. Sanat ve tasarım dünyalarında gezdim yani. Ancak uzun süredir belki 25 senedir dans ve hareket hayatımın merkezindeydi. Tüm bu yıllar boyunca bu alanda üretmeye devam ettim. 14 sene Londra’da yaşadım, sonra 15 ay göçebeydim. Son iki aydır ise ilk defa İstanbul’da bir evim var. Zamanımı çalışarak geçiriyorum bu ara, üretmekten başka bir şey yapmaya alan kalmıyor.
2.Performans sanatçısı, dans ve hareket psikoterapisti olarak hayatını sürdürüyorsun. Dans hayatına nasıl girdi? Ve dansın senin için doğru yol olduğunu nasıl anladın?
İçgüdüsel olarak bu yolu takip ediyorum yıllardır aslında. Samsun’dayken hocam Ömür Uyanık orada bir bale okulu açtı, ve annemi aradı beni de okula almak için. Sonra yıllar içerisinde birçok farklı alanda ve stilde eğitim alarak, sonsuz eser izleyerek, farklı isimlerle çalışarak bir hayata dönüştü. Sonra dans anlamını değiştirdi; bir süredir dansın ötesinde kullanmayı seçtiğim kelimeler, hareket ve beden. Canlı sanat kısmında ise zaten performatif süreç danstan farklı bir şey.
3.Bir performansı yaratma sürecin nasıl oluyor? Kendini mental ve fiziksel olarak nasıl hazırlıyorsun?
Süreç hep farklılık gösteriyor. Ama uzun araştırma ve araştırmanın içinde kaybolma hep aynı. Bir hissi takip ediyorum, bazense bir imajı. Tüm bu süreç tam doğum anına kadar bir şişkinlik ve huzursuzluk yaratıyor. Çıkması gereken zaman ise olması gerektiği şekilde çıkıyor. Derine indikçe olması gereken beliriyor benden bağımsız, ben bir aracıya dönüşüyorum. Canlı kalmak çok önemli, o an bir düşünceye yer yok; düşünüyorsam cansızım. Eğer ki performanssa çıkan şey çoğu zaman Simge Burhanoğlu ile yakın bir iletişimde oluyorum. Başka kimseyi sokmaktan hoşlanmadığım bir süreç.
4.Yaptığın performanslar arasından seni farklı bir şekilde zorlayan ya da hep hatırlayacağım dediğin bir anın var oldu mu?
Son performans filmimin gösterime girdiği gün, Paris’e uçmak yerine ameliyata alındım. Ve filmde üzerine çalıştığım konu saç ve dişti. Bu ameliyatta içimden bir kist alındı, içerisinde saç ve diş vardı, sanırım bunu hiç unutamayacağım. Bedenle bir iş yaparken bu kadar belirgin bir paralellik hala anlamaya çalıştığım bir durum. Tüm detayları ile anlatsam sanıyorum kimse bana inanmaz.
5.Uzun süredir Performistanbul ailesinin bir parçasısın. Bu topluluğun içinde olmak sana neler katıyor?
İlk günden beri Simge ile beraberiz. Bana güç veren ve anlatamayacağım kadar güçlü bir bağımız var. Ondan önce ve ondan sonra her şey çok farklı. İyi ki var, iyi ki varlar.
6.Hayatını bir süredir göçebe olarak İstanbul-Londra arasında sürdürdükten sonra yakın zamanda İstanbul’a taşındın. İstanbul’un senin hayatında nasıl bir yeri var? Şehirle olan ilişkin nasıl?
Hala kavramaya çalışıyorum ama bana çok iyi geldi. Aileme yakın olmak ve yıllardır hasret olduğum diğer insanlarımla olmak. Burada kök salmak beni daha doğurgan yapacak. Hissediyorum.
7.Bil’s x Ekin Bernay işbirliğimiz için 2 adet tasarım yaptık. Nefes ve Kalp. Hikayesinden biraz bahseder misin?
Gerçekten sabırla bu güzel ekiple üzerine çok detaylı çalıştık. Hareketin hissedilmesi, alan kaplamak ve aynı zamanda benim belirgin bir şekilde silüetimin bir yansımasını keşfetmeye çalıştık. Bence başardık da. Aynı zamanda iki katman olarak düşünüp birlikte anlam kazanmalarını istedim. Bu katmanları üstüne giyerken aynı zamanda, sadece senin görebildiğin bir soru ile karşılaşıyorsun. İlk soru “Sen kimsin?” İkincisi ise “Nereye gidiyorsun?” Bu soruları babaannem anlatırdı hep bana. Küçükken balkondan aşağı sarkar geçenlere sorarmışım. Hala anlamlı benim için. “Kalp” iç katmanın kalbine nakışlandı, “Nefes” ise ikinci katmanın yakasına.
8.Tasarımı hayal etme ve üretiminden doğan bir gömlek yaratma süreci senin için nasıl bir deneyimdi?
Tahminimden zor oldu. Ben biraz yavaş çalışabiliyorum. En iyiyi bulmak ve keşfetmek zaman alabiliyor. Bir de Moda yüksek lisansıma güzel bir selam oldu benim için.
9.Sadece 44 edisyonu olan bu tasarımları giyecek kişilere iletmek istediğin bir mesaj ya da yönlendirmen var mı?
Giyen kişinin sadece eline alıp nasıl göründüğüne bakmaması. Eğer ki bu gömleği giyiyorsanız gerçekten her seferinde soruları cevaplayın. Gömlek sadece bu şekilde yaşar.
10.Şu sıralar üzerinde çalıştığın konular nelerdir? Bundan sonra bizi neler bekliyor? İleriye yönelik projelerinden bize de bahseder misin?
Üst üste o kadar çok proje oldu ki kendi akıntımda kayboldum. Aralık ortasında son bir projem var onu bitirince kalabalık bir performans işi için araştırmaya başlayacağım. Aynı zamanda cam ve organik malzemelerle denemek istediğim şeyler var. Biraz tekrar ve denge üzerine çalışacağım. Bir de kitap üzerine çalışıyoruz Fransa’daki bir yayınevi ile son performans sürecimi konu alan bir kitap olacak.
11.Bu keyifli röportajın sonunda bize zaman ayırdığın için teşekkür ederiz. Son olarak, senin de son zamanlarda takip ettiğin ve okuyuculara önermek istediğin bir film, kitap ya da bir şarkı listesi var mı?
Şu an çok keyif aldığım bir kitap var herkese öneriyorum. 100 sanatçı manifestosu. Fütüristlerden bugüne sanat dünyasındaki manifestoların çok iyi bir derlemesi. Zamanda yolculuk etmek gibi.
Ekin Bernay: @ekinbernay
