Tüm Ürünlerde Ücretsiz Kargo!   

Sinan Logie

Bil’s sohbetler serisinin 9. bölümünde sanatçı Sinan Logie ile bir araya gelme fırsatımız oldu. Eserlerinde şehirden besleniyor olması ve farklı pratikleri eş zamanlı yürütmesi üzerine güzel bir sohbet ettik.

Sinan Logie ile sohbetimizde kent ile kurduğu bağdan ve sanat pratiğine bunu nasıl yansıttığından konuştuk. Farklı aletler, malzemeler ve bazen renkler ile denemeler yaparak özgürce ortaya çıkardığı eserlerini inceledik.

Fotoğraflar: Elif Kahveci (@elifkahveci)


1) Sinan selam! Bize biraz kendinden bahseder misin? Aldığın eğitim nedir, nerede yaşıyor ve çalışıyorsun?

Merhaba, Türkiye ve Belçika arasında yetiştim. 1998’de Brüksel’de Mimarlık eğitimimi bitirdim. Orada 13 yıl pratik yaptıktan sonra İstanbul’a yerleṣtim. Burada hayatım Beyoğlu’nda geçiyor. Akademik araṣtımalarım ile sanat pratiğim arasında gidip geliyorum.

2) Mimari, resim, heykel, yazı gibi farklı pratikleri eş zamanlı olarak yaratım sürecinde kullanıyorsun. Bu dinamiklerin bir araya gelme hikâyesinden yola çıkarak üretim sürecinin nasıl ilerlediğinden bizlere bahsetmek ister misin? Spesifik olarak seni düşünmeye ve üretmeye teşvik eden beslendiğin alanlar nelerdir?

Sonundan başlayayım, beni şehir besliyor. Kentsel alan benim için bir tabiata dönüştü.
Kent ile kurduğum bu bağı sanat pratiğimde soyutlamaya çalıṣıyorum. Karṣıma çıkan öğeler, mekânsal durumlar veya duygulardan oluṣan bir tür zihinsel haritalama çabası diyebilirim.

3) Resimlerinde özellikle İstanbul olmak üzere tarihsel yapılar, katmanlar, doku ve çarpıklıkları soyut olarak işliyorsun. Kent içerisinde sürekli bir devinim halindesin. Uzun yıllar kaykay kaymış biri olarak, şehri kayarak ya da yürüyerek keşfetmek senin için ne ifade ediyor? 

O noktada mekân (veya kentsel mekân), zihin ve beden arasındaki değiṣ tokuṣlar önemli. Bu dinamik, performatif bir ilişki ve bedenimizi ne kadar zorlarsak zihnimizde o kadar bükülüyor ve geliṣiyor. Bir sınır yok bu dönüṣümde.

Benim için ne ifade ediyorsa… Sadece kendimi bulmaya çalışıyorum herhalde…

4) Resimlerinde genellikle siyah, beyaz ve gri renkler kullanıyorsun. Zaman zaman bu renkleri daha canlı renk kompozisyonlarıyla birleştiriyorsun. Beton, sunta gibi malzemelerde mekânsal yerleştirmelerinde ve heykellerinde karşımıza çıkıyor. Malzeme kullanımı ve kompozisyonu oluştururkenki sürecinden bahseder misin?

Atölyemde bir çocuk kadar saf olmaya çalıṣıyorum. Sanat ortamının benden beklentilerini kenara atmayı beceriyorum bazen ve o zaman özgürleşip kendime yeni alanlar açıyorum.

Burada önemli olan, ustalaşmayı reddetmek ve sürekli yeni kazalara izin verebilmek. O zaman bir şey bulabiliyoruz. Bu sebeple farklı aletler, malzemeler ve bazen renkler ile denemeler yapıyorum. Bunlara bir anlam yüklemiyorum. Sadece özgür olma çabası aslında.

5) Sergiler açıyorsun, Yoann Morvan’la “İstanbul 2023” isimli bir kitabınız var ve akademik olarak da Bilgi Üniversitesi’nde ders veriyorsun. Bir yandan da son zamanlarda seni müzik yaparken görüyoruz. Müzik serüvenin ne zaman başladı ve nasıl gelişti? 

Evet, bir noktada akademik araṣtırmalar ve sanat yetmemeye başladı. Yeni bir alanda acemi olarak tekrar sıfırdan başlamak gerekti. Bu da pandemi dönemine denk geldi.

Ha Za Vu Zu grubu ve arkadaṣlarım Güneṣ Terkol, Güçlü Öztekin, Oğuz Erdin ve Mert Öztekin ile atölyemde çalışmaya başladık. Müziğimiz bazen çok kötü oluyor 🙂 ama son yıllarda yaşadığım en besleyici ve zihin açıcı deneyim oldu.

Çocukken 3 yıl müzik eğitimi almıştım ve sevmemiştim. 35 yıl aradan sonra tekrar bu mecrayı daha olgun bir kafa ile ele almak bambaşka bir his yarattı… Bağımlı oldum diyebilirim.

6) Gündelik hayatında gömlek giymeyi tercih eder misin? Gömlek senin için ne ifade ediyor?

Yaz aylarında gömlek benim günlük üniformamdır, çok severek kullanırım. Ayrıca arada sırada biraz “ciddi” görünmem gerekince de giyerim. Tüm gömleklerim beyazdır… Böylece seçmek daha kolay oluyor diyeceğim ama o da doğru değil; biri dans etmek için, biri akademik ortam için vb. değişiyor.

Beyaz gömlekli adam olarak beni hatırlayabilirsiniz!

7) Üzerinde Bil’s London gömleği var. Organik pamuktan ürettiğimiz “papertouch” modelimiz. Bil’s markası ile ilgili düşüncelerin nelerdir?

Gömlek gerçekten harika ve kalıbı bana çok uygun. Bil’s ‘in sanat alanındaki iş birlikleri ve desteklerini çok önemli buluyorum. Bu yüzden takdir ettiğim bir marka. Sürdürülebilirlik alanında da önemli adımlar atması ayrıca hoşuma gidiyor.

8) Atölyende çok sık vakit geçiriyorsun, atölye senin bir anlamda kendini en iyi hissettiğin yer midir? Güncel olarak üzerinde çalıştığın yeni bir seri ya da bir sergi var mı? Yakın gelecek projelerinden bahseder misin?

Evet, atölyemi evimden daha çok seviyor ve kullanıyorum. Orası her şeyim!

Bu sonbaharda iki önemli sergim olacak. O yüzden bu sohbetten sonra hemen 6 ay kapanıp çalışacağım.

9) Son zamanlarda okuduğun bir kitap ya da izlediğin bir film önerisinde bulunmak ister misin?

Kitap olarak, Jacques Pervititch’in “Sigorta Haritalarında İstanbul” her zaman başucumda. Film olarak, son zamanlarda M. Night Shyalaman’ın filmlerini tekrar izliyorum ve iyi geliyorlar.

10) Bu keyifli sohbet için sana teşekkür ederiz. Son olarak atölyende çalışırken dinlediğin bir müzik listen ya da bir albüm var mı? Bizlerle paylaşır mısın?

Çok farklı şeyler dinlerim;

Delirmem gerekirse bizim ekibin kayıtlarını: https://bit.ly/422Iyha

Hızlı çalışırken elektronik müzik: https://spoti.fi/45ohfkt

Sakin olmam gerekirse Ludovico Enaudi: https://spoti.fi/45sxI7m

Sinan Logie: @sinanlogie

Bunları da beğenebilirsiniz

Post Image

İnci Furni

İnci Furni ile, Bil’s’de yapmış olduğumuz iş birliği ve Bilsart’ta paralel kurguladığı sergisi ‘Prova’ vesilesi ile uzun bir süredir birlikte çalışma şansına sahip olduk. Kendisi ile ‘on Color’ koleksiyonunun arkasındaki sürece, sanat pratiğine ve Senkron ‘Eş zamanlı video sergileri’ kapsamında Bilsart’taki sergisine dair sohbet ettik. Keyifli okumalar…

Daha fazlası
Post Image

Esra Gülmen

Bazı zamanlar vardır, sevdiklerimizden ayrı düşer ve gerçek bir sarılmanın özlemini çekeriz. Esra Gülmen ile birlikte gerçekleştirdiğimiz iş birliğinin çıkış noktası da tam olarak burada yatıyor.

Beraber olmanın nasıl da sıcak ve harika bir şey olduğunu, gönül rahatlığı ile birbirimize sarılmanın ne kadar güzel ve değerli olduğunu hatırlatmak için gerçekleştirdiğimiz iş birliğinin detaylarını bir de Esra Gülmen’in kendisinden dinleyelim istedik. Keyifli okumalar!

Daha fazlası
Post Image

Elif Kahveci

“Bil’s Sohbetler” serisinin arkasındaki gözümüz; fotoğraf editörü ve serbest fotoğraf sanatçısı Elif Kahveci ile tanışın!

Elif’le fotoğraf sanatı, ilhamları ve tabii ki gömlekler ile ilgili konuştuk

Daha fazlası

Post a Comment

Your email address will not be published.